gülümsemek hayata tutunmaktır...
  duyarlı olalım
 

Suyuma Dokunma

 

Suyuma Dokunma!

2009 yılının Mart ayında Türkiye önemli bir toplantıya ev sahipliği yapıyor. 5. Dünya Su Forumu, İstanbul’da dünya su politikalarını tartışmak üzere biraraya gelecek.  Devlet yönetimlerinin ve özel şirketlerin domine ettiği forumda bugüne kadar ‘su’ sorununu yaratanlar konunun ‘çözümlerini’  arayacak.  Sosyal hareketlerin dışlandığı bu kapalı ‘forum’un önemli gündemlerinden biri, Türkiye’deki su kaynaklarının ve baraj vb. yatırımların özelleştirme sürecine açılması olacak.

Bizler inanıyoruz ki, su dünyadaki bütün insanların ortak kamusal mülkiyetidir. Kim olursa olsun suyu özel mülkiyet olarak görüp kullanamaz. Su tüm ekosistemlerin vazgeçilmez kaynağı ve temel ihtiyacıdır.

Suyun vazgeçilmez özelliğinden dolayı tüm insan toplulukları ve her insan suya – özelde içme suyuna – yeterli nitelik ve nicelikte erişim hakkına sahip olmalıdır. Toplumun refahı su olmadan çoğalamaz, su başka bir kaynakla ölçülemez, kar amacıyla değişilemezdir.

Suyun toplumlar, insanlar, cinsiyetler ve ülkeler arası dayanışmanın gelişmesine katkıda bulunması gerekir.

Su kaynakları dünya ve bölgeler düzeyinde ile insanların gelirleri eşitsiz şekilde dağılmıştır. Ancak  bu, suya erişimin insanlar, topluluklar ve bölgeler arasında böyle olması/kalması gerektiği anlamına gelmez.

Çoğu hükümet su kaynaklarını ekonomik gelir olanağı olarak yoğun bir şekilde kullanıyor. Bunu yaparken genelde ekonomik karı temel alarak yapıyor, bu da çok sayıda olumsuzluğa neden oluyor.

Su kaynakların yönetimi ve kullanımı, en az ekonomik ihtiyaçlar kadar, toplumsal eşitlik ile ekolojik/çevresel ihiyaçları gözeterek uzun vadeli (sürdürebilir) şekilde planlanıp uygulanmalı. Bu gerçekten hareketle, su öyle kullanılıp korunmalı ki gelecek kuşaklar da suyu aynı şekilde ve özgürlükte kullanabilsin.

Kullanılırlık ve sorumluluk temeline bağlı olarak suyun finansal sorumluluğu hem bireysel hem de kamusal olmalı. Suyun her insanın ve her insan toplulumunun temel ihtiyacını karşılayacak şekilde sağlanması bir toplumsal anlaşma olarak ele alınmalı.

Su politikası yerel, bölgesel, ulusal ve uluslararası düzeyde yüksek oranda demokrasi anlamına gelmekte.

Su kaynakları ile alınacak kararlar toplumun en geniş kesimi tarafından demokratik yönteme dayanarak alınmalı, yerel ve bölgesel düzeydeki topluluklar ve insanlar özellikle bu sürece aktif şekilde dahil edilmelidir. Suyun yönetimiyle ilgili kararlar sosyo-ekonomik çoğunluluklara ve kültürel farklılıklara saygı temelinde alınmalıdır.

Türkiye’de bugüne kadar süregelen, doğal kaynakların sonuna dek tüketilmesine dayalı, çevreyi gözetmeyen kalkınmacı anlayış terkedilmeli, baraj projeleri bu eksende yeniden gözden geçirilmelidir. Suyun ve doğal kaynakların özelleştirilmesi fikrinden vazgeçilmeli, su uluslararası hegemonyanın bir aracı olarak görülmemelidir.  Küresel ısınmaya bağlı su ve gıda krizinden kaynaklanan zararlar karşılanmalı, karbon emisyonunu azaltıcı politikalar derhal hayata geçirilmelidir.

Bu gerekçelerle hareket eden bizler, Dünya’daki çok sayıda sosyal hareketle birlikte 2009 Mart’ında İstanbul’da Alternatif Su Forumu’nu düzenleyeceğiz. Herkesi, su ile ilgili çeşitli başlıkları tartışacağımız, suyu kar alanı olarak gören Dünya Su Forumu’na karşı eylemler düzenleyeceğimiz bu sürece katılmaya ve Suyuma Dokunma Kampanyası'nın bir parçası olmaya çağırıyoruz.


Kar Değil İnsan !

Başka Bir Su Yönetimi Mümkün !

 

Web sitesi: www.alternatifsuforumu.org

E-mail: iletisim@alternatifsuforumuorg

 

Akdeniz Çevre Platformu (AKÇEP)

Barışarock İnisiyatifi 

Göç-Der

Hasankeyfi Yaşatma Girişimi

Heinrich Boll Stiftung Dernegi 

Kadıkoy Kent Konseyi 

Küresel Eylem Grubu (KEG)

Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM)

Munzur'u Koruma Kurulu

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği

Sosyal Demokrasi Vakfı (SODEV) 

Tunceli Dernekleri Federasyonu (TUDEF)

Vapurlarımı Vermiyorum Kampanyası

Yeşiller

 

İlkeler

Kampanya meşruluğu olmayan Dünya Su Forumu'na karşı çıkar ve İstanbul'da Mart 2009'da yapılacak Alternatif Su Forumu'na doğru diğer hareketlerle işbirliği içinde olmayı hedefler.

Kampanya 2006 Mart ayında Meksika'da yayınlanan Suyun Savunmasında Hareketlerin Ortak Deklerasyonu bildirisini temel alır.

'Suyuma Dokunma Kampanyası' katılımcı, şeffaf ve demokratik bir süreçtir.

Kampanya Türkiye Hükümeti'nin, çevreyi gözetmeyen ve doğal kaynakların sonuna dek tüketilmesine dayanan neoliberal kalkınmacı anlayışına karşı çıkar.

Kampanya su yönetiminin ve kontrolünün kamusal, sosyal, kooperatif, katıımcı ve adil olması gerektiğini savunur. 



 
























































































Amasramızda termik santral istemiyoruz.

 

Şirin ilçemiz Amasrada yapılması planlanan termin satrale karşı çıkıyoruz. Termik santral doğa katliamı, ölüm demektir... Alternatif enerjiler varken termik santral yandaşların cebini doldurmak demektir. 

Hükümetin doğa katliamının Amasra girişimlerine dur demek için imza Amasra-Bartın Çevre Birlikteliği imza kampanyası başlattı.  
Basın açıklaması ve imza metni aşağıda. Sizde kendi çevrenizde bu katliama dur demek için bu kampanyaya destek olabilirsiniz. 

İletişim ve her türlü bilgi için;

Ergin BOZKURT
bozkurtergin@gmail.com


BARTIN ÇEVRE BİRLİKTELİĞİ BASIN AÇIKLAMASI
Biz Bartın-Amasra Çevre Birlikteliği olarak bu güne kadar bölgemize yapılması planlanan TERMİK SANTRALE karşı olduğumuzu açıkladık. Bu karşı oluşumuzun nedenlerini halka açık toplantılar ve basın aracılığıyla bildirdik. Bilgilerimizi paylaştık ve herkesi Bölgemize yapılacak Termik Santrala karşı olmaya çağırdık. Kömür çıkartılmasına karşı olmadığımızı da açıkça dile getirdik.  Şimdiye kadar Hema  şirketinin diğer girişimleri konusunda yorum yapmadık....

Söz konusu şirketin TTK Amasra Müessesi A bölgesindeki girişimleri, Şirketin basın açıklamaları, Enerji Bakanının meclis konuşması artık açıkça gösteriyor ki,  TERMİK SANTRAL BAŞLIĞI ALTINDA TOP YEKÜN BİR SALDIRI hüküm sürmektedir.

TERMİK SANTRALI ÖNE ÇIKARARAK 2005 yılında imzaladıkları ve 3 ay sonra 500 000 ton kömür çıkarmış olmaları gereken sözleşmedeki sorumluluklarını yerine getirmedikleri gibi, A bölgesine girerek sınırlarını aşıyorlar.

Şimdi artık sadece Termik Santrala karşı olmak değil, tüm olup bitenleri anlamak ve çevre ile birlikte doğal değerlerimize ve madenlerimize de sahip çıkmak zamanıdır.

ARTIK ŞU SORULARA HERKESİN CEVAP VERMESİNİ İSTİYORUZ.

Hükümete ve Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler‘e soruyoruz:

1. 2005 yılında Hema ile B bölgesi imza töreninde Türkiye‘nin taş kömürü varken kömür ithal edildiğini belirterek, "Biz bunu tersine çevirmeye çalışıyoruz." dediniz. "Türkiye‘nin yılda 16,4 milyon ton kömür ithal ettiğini" söyleyerek 2008 yılı nisan ayında 500 000 ton kömürün çıkarılmış olacağı protokole imza attınız.
SORUYORUZ: 3 ay sonra Hema bu kömürü teslim edemezse protokolü iptal edecek misiniz?

2. Hema A bölgesinin neredeyse bütün imkanlarını kullanıyor ve bunu artık açıkça dile getiriyor. "A bölgesindeki ATİ müessesesinin kuyusundan kendi bölgesine ineceğini söylüyor. TTK yönetimi bize yardımcı oluyor" diyor.
SORUYORUZ: Yardım ne demek, hangi protokole göre yapılıyor. Asansör, havalandırma, emniyet tedbirleri kimin sorumluluğunda olacak, aynı kuyu ATİ işçileri tarafından kullanılıyor, İş Barışı ne olacak?  TTK yönetiminin yazılı ve sözlü yardımlarını biliyor musunuz, denetliyor musunuz? Metan Gazı aramaları nedeniyle Hema‘ya ödeme yapılıyor mu?

3. 16.ocak-2008 Meclis konuşmanızda Bartın Milletvekili Rıza Yalçınkaya‘ya cevap verirken "1200 elemen aldık. Bunların hepsi güçlü, kuvvetli, daha evvelki gibi öyle elli kiloluk adamlar değil" dediniz.
SORUYORUZ: Siz dalga mı geçiyorsunuz, işçiyle alay mı ediyorsunuz?  O dediğiniz 1200 işçi Zonguldak‘a alındı. 2004 seçimlerinden önce Amasra belediyesinin merdivenlerinde yaptığınız konuşmayı unuttunuz mu? Amasra‘ya işçi almadınız.  Amasra‘yı işçisiz ve desteksiz bıraktınız ama Hema‘yı desteksiz bırakmıyorsunuz, Hema Başkanına "Amasra‘ya ev yap, işlerini takip et, bende gelirim" dediniz. Amasra Taşkömürü İşletmesi NEREYE gidiyor? NİÇİN gidiyor?

TTK yönetimlerine soruyoruz:

1.) TTK ve ATİ yönetimi, Amasra‘da müessese size yönetmeniz için verilmiştir, Hema‘nın faaliyetlerini biliyorsunuz, protokol dışı uygulamalardan, doğacak zararlardan, kazalardan sorumlu olacaksınız.
Hema Yönetimi 14 Ocak 2008 tarihli basın toplantısında "TTK yönetimi bize yardımcı oluyor" dedi.

SORUYORUZ: Bu yardım ne karşılığında yapılıyor, protokollerde tarif ediliyor mu? Yardım konusunda "Sözlü Emirlerinizden" söz ediliyor doğru mu?

2. Amasra A bölgesi kuyusundan Hema‘nın da faydalanmasını durumunda meydana gelebilecek sorunlar doğacak, sorumluluk karmaşası oluşacaktır.

SORUYORUZ: Bu kuyuyu hangi yetki ile kullandırtacaksınız?  Hema‘nın Yetkisiz ve Sorumsuz kullanımından doğacak sonuçların sorumlusu siz mi olacaksınız?


Bartın ve Amasra Belediyelerine ve Bartın TSO ve diğer kurumlara Soruyoruz;
Bölgemizde yaşanan bu olaylar nedeniyle Bartın ve Amasra halkının sağlık, çevre ve ekonomik durumu etkilenecektir. Belediyeler kanunu gereği halk sağlığı, çevre ve kültür değerleri, turizm potansiyeli sizin koruma alanınızdadır.
Amasra Belediye Meclisi Termik santrale karşı olduğunu belirten kararını 08.12.2008 tarihli toplantısında almıştır. Bartın belediye Maclisinin de bu kararı alacağından eminiz. 
Bir an önce Ticaret ve Sanayi Odası başta olmak üzere diğer kurumlarımızın da bu konuda kararlar almalarını bekliyoruz.
İl Müdürlüklerinin aktif olmalarını bekliyoruz.

Örneğin "Kavşak suyu havzası, metan arama, kuyu vurma gibi çalışmalardan etkileniyor mu? 
Bir kirlenme veya bu su havzasının kaybedilmesi söz konusu olursa bundan kim sorumlu olacak?

Örneğin " Bartın Çevre Planında ön görülmeyen Termik Santral yatırımından nasıl söz edilebiliyor?" Küre Dağları Milli Parkı koruma alanlarına santralın etkisi ne olacak? Bundan kim sorumlu olacak?

 
Kamuoyuna ve Basın‘a:

SORUYORUZ:

1. B bölgesi protokolün gereği kömür üretimi yapması gereken Hema firması NEDEN TERMİK SANTRAL KURMAYI öne sürüyor?
2. Ortak arayışında Termik Santral Kartını niye kullanıyor?
3. Kuyu vurmaya gelen Çinliler nasıl bir anda Termik santral kurma uzmanı oldular?
4. Hangi kuyu kaç metre vurulmuş.  Bu kadar zamanda 35 metreyi geçmiş mi?
5. Basın toplantısında "Çin‘de ki termik santral ormanın yanında, etrafı yemyeşil" diye açıklama yapıtılar. Peki, neden bir kare fotoğraf göstermediler de alay eder gibi Çine seyahat edip görmekten söz ettiler?
6.  "Çevreyi kirletmeyecek akışkan yataklı santral yapacağız" diyen Hema, neden ağız değiştirdi "süper kritik" santral yapacağız dedi?

Akışkan yataklı santraller de, sözü edilen "Süper kritik akışkan ekstraksiyonu" yöntemi de, kömür ve biyokütleden kimyasal madde elde etme yöntemidir.

Evet, bu yöntemler KÖMÜRÜN DAHA İYİ YANMASINI SAĞLARLAR, ancak HAVADA SU BUHARIYLA BİRLEŞEREK ASİT YAĞMURLARINA DÖNÜŞECEK OLAN OKSİTLİ BACA GAZLARININ ÇIKMASINI AZALTMAZLAR.

7. EVET, TERMİK SANTRAL İSTEMİYORUZ.

Termik Santral perdesinin kapalı kapıları arkasında yürütülen faaliyetlere açıklık istiyor musunuz?
İşte asıl soru budur.
 
 

 

 
 
 
  Bugün 14 ziyaretçi (17 klik) kişi burdaydı!  
 
Diziizle
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol